Çocuklarımız ve Resimleri

Son dört yıldır araştırmalarım için düzenli takip ettiğim bir danışanımın oğlunun, aralardan seçtiğim resimleriyle, bir çocuğun stresle baş ederken ne evrelerden geçtiğini size anlatmaya çalışacağım.

Ne demiştik su anneyi, güneş babayı, ağaçlar arkadaşları, çevreyi, yılan cinselliği ve evde kendisini simgeler kişinin. Kimliğine saygı göstererek, bu yazı içinde resimlerin sahibine gelin Ali diyelim.

Ali’nin annesi bana ilk geldiği sıralarda, Ali anne ve babasının boşanmasının ardından yeni hayatına adapte olabilme çabaları içerisindeydi. Arkadaşça boşanmaya çalışmış ama içten içe birbirlerinin canlarını yakma isteği olan bir çift vardı karşımda.

Evde tek başına otorite olmaya çalışan ve verdiği disiplini kaybetmeme çabasında olan annenin Ali’ye yansıması 1. resimde gördüğünüz gibi maalesef bir türlü akmayan bir sevgiyi simgeleyen bir nehirdi. Ali’nin nehrinin sınırları ve köşeleri vardı. Oysa suyun bir şekilde de olsa akması gerekmez miydi? Hiç görmeye alışık olmadığımız bir nehir şekli vardı resimde. Üstünede, fazla gelen otoritenin temsil ettiği taşlar ve hafifte dalgaların sardığı bir nehir.

Baba ise bir güneşin olmasını beklediğiniz halin dışına çıkmış, yüz değiştirmişti. Olduğundan daha farklı bir baba olmuş, değişmesi arzu edilen bir babaya dönüşmüştü. Göklerde olması gereken güneş toprağa yaklaşmıştı. Sanki olması gereken yerde hiç yokmuş gibi.

Yılan bu resimde en sağlıklı görünen. Olması gerektiği gibi capcanlı, keşifte. Ali’nin ailesinin ayrılığından ötürü o dönem başlayan egzemalarını temsilen yılanın benekleri var.

Ne tuhaf di mi? Ali hiç bu bilgilere sahip olmadan tamamen kendi doğasında bedeninde olup bitenleri bilmeden yansıtıyor kağıdına. Ve aslında neyi nasıl istemediğini anlatıyor orada.

Ağaç, güneş ve ev tamamen geçmişe atılmış. Kendisini temsil eden evde tüten bir de baca var, içinde ki tüm duygusallığı yansıtan. Aşırı drama, fazla duygu seli var evde. Herşey öylesine donuk bir sıradanlıkta ki resimde, hiçbir hikayesi, akışı yok sanki hayatının.

Bu resimden dört gün sonra çizilmiş 2. resmini göreceksiniz aşağıda. Çok detaya girmeden yorumu size bırakıyorum. Bu arada geceleri, anne, olumlamalarına ve konuşmalarına başlamış durumda. Ne mutlu ki bu sefer resimde baba en azından yerden gökyüzüne çıkmayı başarmış. Hala değişmesi bekleniyor ama olsun, bu da çok büyük bir ilerleme. Evin artık tüten bir bacası yok, duygularımız daha doğal ve kabul edilebilir. Anne ise ağır otoritesini bir nebzede olsa hafifletebilmiş. Artık nehirde taşlar yok. Bu resimde olduğundan geriye giden tek çizim ağaç olmuş. Bir öncekinde yemyeşilken şimdi maalesef kuru. Belli ki arkadaşlarıyla ufak sorunlar var.

Ali bundan yaklaşık 2.5 hafta sonra 3. resmini çizdi. Ve ne mutlu ki köşeleri olan sert ve disiplinli nehir artık kendi yerini bulmuş, yemyeşil berrak bir su olarak akıyordu. Tüm olumlamalar ve uyku konuşmalarının ödülünü şimdi almaya başlamıştı Ali’nin annesi. Evet güneş tam formuyla yerinde görünmesede, kenarları kırmızı rengiyle kızgınlığı simgelese de, kırmızılar içine gittikçe sarıya dönüyor demişti Ali. Aslında içeride sevecen bir baba vardı Ali’ye göre yani. Sadece bir türlü ortaya çıkamıyordu kızgınlıktan. Burada çok güzel bir detaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Ali bu resimde ilk defa sayfasını dolu dolu kullanıyordu, tüm kapasitesiyle.

Ne kadar da algıları açık oluyor çocukların di mi? Bir anne baba zor bir dönemin içinde olduğunu ne kadar bilse de, evladının kendi kaleminden çıkan bu çizimleri görünce gerçekten olanlara bakış açısı bambaşka oluyor. Görmek, yardım elini daha tez uzatmamızı sağlıyor. Bazen de dışardan görünen halimizi farketmemizi.

Kendi araştırmam için Ali’den düzenli olarak aldığım resimlerin içerisinde benim için en çarpıcı olan şimdi sizinle paylaşacağım bu resimdi. Bir sene sonra gelen bu resim, benim Yeni Alman Tıbbı’na, Total Biyoloji ve Recall Healing’e olan saygımı bir kat daha arttırdı. Süreç içinde Ali’nin annesiyle görüşmelerime devam edecek bir durum olmamıştı. Gelen resimlerde bir tuhaflık görürsem yorumumu yapıyor ve benimle paylaşılmak istenen birşey varsa dinliyordum.

Bu resimde nehir, uzun zamandır çizilmeye devam ettiği gibi Ali’nin hayatının temel taşı gibiydi.

Ama yılan ve güneş gördüğünüz üzere tarif edilmez bir figürdeydi. Ali’nin yılanı, yani erkekliği babasının erkekliğini kabul etmiyordu. Benim erkekliğim senin erkeklik diye yaptıklarını kabul etmiyor diyordu Ali. Güneş suyun içine düşmüş, yılanda ağzını açmış güneşi yiyor, ama en önemlisi güneşin yüz ifadesine dikkatle bakın lütfen.. Şu an bile yazarken tüylerim diken diken oluyor. Resmi yorumladıktan sonra neler olduğunu dinledim. Annesinin tüm iyi niyetli davranışlarına karşı, Ali’nin babası onun bakımını üstlenmemek için her türlü zorluğu çıkartıyor, anneliğine hakaret ediyor ve son olarakta Ali’nin gözü önünde tartaklıyordu. Burada Ali için beklenmedik ve farklı tek birşey vardı bu sefer, o da annesinin ezilmeden, kurban rolüne girmeden, başı dik kendini koruyabilmesi. Gereken cevap doğru zaman ve doğru yerde verilmişti. Ali’de bunu biliyordu. Güneşin suya düşmesi de yılan tarafından yenilmesi de işte tam bu sebeptendi.

Ne mutlu bana ki tüm bu çalışmalarım süresince, evladını sevipte, bu resimleri gördükten sonra onun dünyasını ve kendi dünyasını değiştirmek istemeyecek bir ebeveyn henüz tanımadım. Anne ve babanın bir saat anlatmakla bitiremediği herşey, bir parça beyaz kağıt üzerinde, 5 canlı cansız varlıkla, küçücük eller tarafından ancak bu kadar dokunaklı ve açık anlatılabilirdi sanırım.

Bu sebepledir ki; evet, evlatlarımız bizim aynalarımız, en detaylı yansımamız. Onları duyun, görün, dinleyin. Asla yanılmazsınız.

Previous
Previous

Kanser Denince

Next
Next

Evim Nerede?