Kanser Denince

Güzeller güzeli, genç bir danışanım oldu bu sene aylar önce. Nimet Nur. İsmini saklamamı istemediği için bende gururla yazıyorum buradan.

Nimet Nur’u 18 yaşında bulan kanserin adı, Ewing Sarcoma. Önceden hiç çalışmadığım bir kanser türüydü.

Tümörün tanımına baktığınızda da ilk göreceğiniz bilgi çok hızlı büyüyüp yayıldığı, sonuç olarakta tedavinin etkisini göremeden ölümcül seyrettiğidir.

Kızlarına bu tanıyı ilk koyduklarında, maalesef Nimet Nur’un ailesinede yaşam beklentisinin en fazla 1 yıl olduğu bilgisini vermişlerdi doktorları.

Kemoya başlamadan önce 15cm.lik bir tümör, bu tümörün çevresinde gelişen küçük tümörler, iltihaplı sıvı, ve ayrıca 9 cm.lik bir tümör daha vardı Nimet’in bedeninde.   

Sarkom, bağ dokusundan kaynaklanan bir kanser türüdür. Bağ dokusu en basit anlatımıyla, dokularımızı bir arada tutan, onları bağlayan yapılara verilen addır.  Sarkom, tüm vücutta görülebilir ama daha ziyade  kol, bacak ve karın bölgesine yerleşirler.  Diğer söylenişiyle yumuşak doku kanseri de diyebiliriz. Nimet Nur’da da rahim ve karın içinde kendini göstermişti.

Her zaman olduğu gibi çocuklar ve gençler söz konusu olduğunda önce anneyle ilk seansı yaptık. Nimet’e hamile kalındığı dönem ve sonrası büyük önem taşıyordu. Annesi konuşmaya başladığı anda ne kadar doğru bir yerden iz sürdüğümüzü bir kere daha anladım. Nimet Nur’un annesi çocukluğundan genç kızlığına kadar fikirleri ve yaklaşımları yüzünden kendi ailesi içinde kabul görmeyen bir kız çocuğuymuş. Ailesiyle ne kadar da istese hiçbir temel bağı olamayan ve kendini bir türlü ifade edemeyen bir genç kızlık geçirdiğinden bahsediyordu hep. Nimet Nur’un babasıyla 18 yaşında evlenme kararıda, aslında tamamen bir kaçış hikayesinin başlangıcı olmuş onun için. Bir diğer yandan da yeni bir umut. Ama maalesef yaşam tahmin ettiği ya da olmasını arzuladığı şekilde getirmemiş bu umudu ve koca evide baba evinden farksız çıkmış. Hatta daha da kötü. Nimet Nur’a hamile kalmam, aslında eşimle ilişkimi tekrardan toparlamak, kopmuş olanları tekrar birleştirmeye çalışmak içindi demişti bana. Hikayeyi hızlıca sarıp Nimet Nur’a getirirsek. Anne baba bir süre sonra boşanıyor. Nimet Nur’un kendini en iyi hissettiği, kendisi olabildiği yer babasının evi ve baba bir gün evini dağıtıp başka bir şehre taşınmaya karar veriyor. Tarifsiz bir yıkım oluyor Nimet Nur için bu karar.

Söylediği bir cümle vardı Nimet Nur’un, hastalığın yapısıyla son derece örtüşen. Notlarımda altını kalın kalemlerle defalarca çizmişim “Hep birlikte geldiğimiz şehirden, ayrı ayrı ayrılıyoruz. Kopuyoruz, dağılıyoruz resmen”.

Anne karnına düştüğü ilk andan beri ve hatta aslında düşmeden önce bile bir amacı varmış Nimet Nur’un. Anne babayı, aileyi birleştirmek. Büyüdükçe kendi anneanne ve dedesinin, annesinin yanında nasıl durmadıklarını, ona sahip çıkmadıklarını görmüş. Oysa yanında dursunlar istermiş hep o da annesi gibi. Anlaşamayan ve asla bir arada olamayan anne ve babasını, ayrı ayrı çok sevip asla birleştirememiş. Annesinin evden mecburi gidişini perde arkalarından seyretmiş. Ve daha satırlarca buraya yazılabilecek kopuşlar yaşamış.

Burada asıl vurgulamak istediğim hikayenin detayından çok, o hep söylediğimiz yaşanılan, hissedilen stresin, duygunun hastalığın doğasıyla nasıl örtüştüğü. Vücutta organların içinde ve etrafında bulunan, organları saran ve onları birleştiren bağ dokularında oluşan tümörler ve sürekli sevdiklerini, ailesini birleştirmeye çalışan, hepimizin hak ettiği o derin aile bağının peşinde olan güzel bir kız çocuğu.

 Nimet Nur’un bir de ağabeyi var. Sağlıklı, sıhhatli ve aslında bir noktaya kadar tüm bunları onunla beraber yaşamış bir ağabey. Ama hep dediğimiz gibi, söz konusu stresi herkesin bedenine alış şekli farklı. Kimi kendi üstüne görev edinir, kimi sadece kendi hayatıyla ilgilenir, kimisi öfke duyar, kimisi baş etmeyi, kabullenmeyi bilir. İşte bir yandan da tamda bu sebeple anne babalar, olanlardan kendilerini sorumlu tutmadan, suçlamadan, sonrasını düzeltmeyi bilmelidir.

Bir bebek anne karnına düştüğü andan itibaren ve düşmeden önce ki aylar içerisinde, gebelik sürecinde, doğumda ve 12 ayını tamamladığı yaşamının ilk yılında, anne ve babası her ne yaşadıysa, hangi duygusal streslerden ve çatışmalardan geçtiyse, bunları tamamen bilinçsiz bir şekilde bedenine alır ve onun amacı haline gelir. Hayatı boyunca bu süreci döner dolaşır yaşar ve hep çözmeye çalışır. Çünkü ona göre sen, ben, o diye bir şey yoktur. Anne, baba ve çocuk tektir. Marc Frechet bu teoriyi bularak aslında evren üzerinde yaşayan tüm canlıların yaşam döngüsünü ortaya koymuştur. Öyle ki hayvanların, yarattığımız ürettiğimiz nesnelerin dahi. İşte o sebepledir ki anne ve babalar için suç, suçlama yoktur ve olmamalıdır.

Nimet’e tekrar gelirsek, Nimet bu amansız hastalığın haberini 18 yaşında almıştı demiştim. Herşeyin bir nedeni var diyoruz ya. 18 yaş tam da annesinin babasıyla yaşam serüvenine başlama kararını aldığı yaştı.  Benim için ona sorulacak ilk soru “seni kimin sarıp sarmalamasını isterdin?” olmuştu. “Kim sana daha çok destek olmalıydı?” Ne de olsa hastalığın temel noktası organları sarıp sarmalayan bağ dokularındaydı. Hep babaydı dilinin ucunda ki Nimet’in.

Baba yoksunluğu, baba ilgisi ve sonra da onu anlamadığını düşündüğü annesi. Kimse yoktu Nimet’e göre onun için orada.

Nimet İstanbul dışında yaşadığı için, önce online yaptığımız birkaç seanstan sonra, burada kendi yerimde misafir ettim onu. 2 günlük bir kampa girdik beraber.  Amaç, yıllarca bedeninde üst üste inşa ettiği algıyı temizlemek, ve bize ait olmayan taşıdığımız yüklerimizi anne babaya geri vermekti. Sevgiyle, özenle. Ne de olsa bu onların sorumluluğuydu Nimet’in değil. Küçük Nimet’le olumlamalar yaptık ve bu olumlamaları uykusunda ve günlük hayatında dinlemesi için kaydettik. Bu süreçte Nimet çok yoğun ve ağır bir kemoterapiyi  de tamamlamaya devam ediyordu. 15 cm’lik tümörü 4 cm’ye düştü, küçük tümörler, iltihaplı sıvı ve 9 cm lik tümör tamamen yok oldu. Olması gereken ameliyatta iptal oldu.

Bu bir başarı öyküsü. Daha nicelerinde olduğu gibi. Bu Nimet’in azmi. Bu Nimet’in, bedeninden çıkıp yukarıdan kendisine bakmayı bilişi. Ben, sen ve o’yu ayırmayı öğrenmesi. Hepimizin öğrenmeyi gerektiği gibi.

Daha yolu var evet. Ama hangimizin yok ki.

Küçük bir not: Ben bu yazıyı yazıp buraya koyduktan iki gün sonra Nimet tedavi bitimi PET scan oldu. Bunun hemen öncesinde de doktoru değişmişti. Size, PET scan sonucuyla ilgili bana  whatsapp mesajında attığı yazıyı aynen onun kelimeleriyle buradan aktarıyorum.

-               Elif Abla tedavinin ne olacağı belli değil

-               tümör tamamen kaybolmuş

-               karnının içi doluyken bomboş olmuş dedi doktor

-               ameliyat olmadığıma inanamadı, sanki ameliyat olmuşsun gibi dedi.

 Herkesin kendi şifasını bulması dileğiyle...

Previous
Previous

Gebelik, öncesi, sonrası ve doğum

Next
Next

Çocuklarımız ve Resimleri